Yolların Farkındalığı
Kısa bir zaman öncesine kadar hayatımdan bir şekilde çıkmış, beni kırmış veya üzmüş ya da hayatımdan bile isteye çıkardığım insanlara karşı ne kadar mutlu olduğumu gösterme gibi telaşlarım vardı. Onlar pişman olsun ya da üzülsün diye değil, kendimi mutlu etme gücümü her zaman kendimde barındırdığımı anlasınlar diye. Bir söz okumuştum yıllar önce, her insan hayatınıza elleri kolları dolu gelir diyordu birisi. Bazılarının paketleri boş olur, bazıları hayatınıza bir sürü şey getirir diye açıklıyordu ve en önemlisi de giderken getirdikleri her şeyi geri alma lüksüne sahip olmayışlarıydı. Birileri gelip mutluluğu, heyecanı, öfkeyi, kavgaları getiriyordu ve aynı birileri giderken niyeyse kötü olanları bırakıp iyi olanları alabildiğince topladıktan sonra gidiyorlardı. Hala da gidiyorlar. Paulo Coelho Veronika Ölmek İstiyor kitabında “Ah, bu dünyanın acıları hiçbir şeye benzemez, hemen anlaşılır.” diyor. Birileri gideceği zaman ya da sizin onları göndereceğiniz zaman gelince bunu anlıyoruz bu yüzden. Bazı hisler hemen anlaşılır, karmaşık olma gibi dertleri yoktur bazı keskin hislerin. Çoğu insanı ilk tanıdığınız gün bilirsiniz hayatınızda nereye kadar sizinle gelebilir, ne olsa yarı yoldan dönebilir, neleri yapsa onun yoldaşlığı size keyif vermez… Yine de ellerindekilerin içinde ne var hiçbir zaman kestiremeyiz. Gelişleri gibi ani gidişlere sahip onlarca insan uğrar belki hayatımıza. Bazıları gelir ve kalır. Bazıları gitse de size eşlik ettiği yolu onunla yürümenizin hatırı kalır. Bazen biz öylesine uğrarız birilerinin hayatına, kendi hayat telaşımızı unutup birilerinin yolunda yürümeye çabalarız. Yürüdüğümüz yolun kesiştiği hayatlarla buluşur bazen yıllarımız. Yolu güzelleştiren dostlar tanırız. Birileri bir şekilde gider ya da biz artık onlarla yürümek istemeyiz. İşte tam o zamanlarda getirdiklerini götürme telaşına kapılır bazıları. Bize bıraktıkları anıların en güzel yanıdır edindiğimiz tecrübeler. Kimse kimsenin tecrübesini götüremez bir yere. O yüzden gidişlere kızışlarımız bir zaman sonra azalır. Kızgınlığımız azalır da bazen onlara bir şeyleri gösterme derdine düşeriz. Ben düştüm, düşmüştüm. Yazının başında dedim ya, hepsine benim yolumun onlar yokken de güzel olduğunu, zor olsa da bunları atlatabilecek güçte olduğumu göstermek istedim. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü artık istemiyorum. İnanın hayatıma getirip geri götürdüğünüz hiçbir şeyin eskisi gibi tesiri kalmadı bende. Evet, bazen eksikliğini yaşadım ama yok oluşuna da alıştım hepsinin. Hırçınlıkla bastığınız yollarımı ellerimle düzledim tekrar. İzinizin kalması sorun değil, yolumda yürüyecek insanları güzel karşılamak için. Bana önerdiğiniz şarkıları dinlememekten vazgeçtim. Hepsini severek dinliyorum yine, hiçbir yerinde varlığınızın ritmik sesini duymuyorum. Okumamı istediğiniz kitaplar hala başucumdaki kitaplıkta ve hiçbir satırında rastlamıyorum gölgenize. Söyledim ya, o telaşı başımdan atalı çok oldu. Ne siz beni mutlu bilin artık, ne ben sizi üzgün. Ya da beni nasıl bilmek isterseniz öyle bilin. Ben sizin tahminlerinizde var olabilirim çünkü artık. Ne sizin yolunuz benim yolum, ne de oralardan geçeceğim. Bir kayayı size yuvarlanırken görsem koşmam artık, sizin yollarınız dikenli. Ben dikenli yollardan ümidimi keseli çok oldu. Birlikte yürüdüğümüz hiçbir yolu unutmadım ama hatırlamak için özel bir çabam da yok. Zayıf olduğum ya da hissettiğim zamanlarda sizle rastlaşmaktan korkmuyorum artık. Gücümü size göstermek gibi olan bütün kaygılarım akıp gitti nehirlerimden. Öyle ki şöyle bir yanımdan geçseniz belki sizi hatırlamayacağım bile. Ne beni üzen cümleleriniz ne de kırıcı bakışlarınız kaldı zihnimde. Sizden sonra soğuk kanlı bir rüzgar estirdim her yerde. Artık size ne kırgınlığım ne de bir şeyleri kanıtlama hırsım var. Siz gelmeden önce de kendimdim, siz gittikten sonra da kendim oldum. Size mutlu ve güçlü olduğumu gösterme telaşımın sırtımdaki yükünden kurtuldum. Hafifledim ve ben hafifledikçe anılarınızın yükü de hafifledi belleğimde. Yüzünüz de sesiniz de tanınmaz artık bende. O yüzden artık gerçekten yoksunuz yollarımda. İzlerinizi elimle değil zihnimle sildim. Getirdikleriniz bende, götürdükleriniz sizde. Ne alacak verecek davamız kaldı ne de bir bağımız. Artık siz sadece sizsiniz, ben yine kendimim. Kalan olmanın lanetli bir şey olduğuna inandıracaktınız neredeyse beni. Son anda kalan olmanın şansını gördüm. Ben kalandım ama kaldığım yerleri sevdim. Kırdığınız yerlerden bağlandım hayatıma yeniden. Sevmediğiniz yollarımı sizin yerinize de sevdim. Artık telaşsızım, yüzümde bir tebessüm, belki şimdi gitseniz arkanızdan el sallayacağım umursamamazlıkla. Hoşça kalın diye, çünkü ben hoş kaldım.
Kalmanın laneti mi, şansı mı? Gitmek mi zor, giderken getirdiklerini götürmek mi? Kalan olmak mı tercihiniz, yoksa hep gider misiniz? Yukarıya muhteşem bir şarkı bıraktım. Umarım aynı hisle dinleyebiliriz. Hoşça kalın.❤
Yorumlar (1)
Alphard
“Hırçınlıkla bastığınız yollarımı ellerimle düzledim tekrar. ”
Ne güzel söylemişsin, Atamın geldikleri gibi giderler sözünü aklıma getirdi. İnsanlar gerçektende nasıl geldilerse öyle gidiyorlar ne güzel bunları farkedebilmiş olmak 🥀