YİRMİ İKİ
Bazen hiçbir sokağın sizi yürürken yeterince özgür hissettirmediği oluyor mu? Bazen kendinizi hiçbir şarkının nakaratında bulamıyorsunuz değil mi? Ben de bu doğum günü yazısını yazmak için bilgisayarımın başına kaç kez oturdum bilmiyorum ama gelin görün ki doğru saati doğum günümün ilk dakikalarıymış. Ben uzun zaman önce edindiğim ve çok sevdiğim bir alışkanlık sebebiyle her doğum günümde kendime bir sonraki doğum günümde okumak için mektup yazarım. Buraya o mektubu değil de yirmi üç yaşına basacağım güne kadar açıp okuyabileceğim bir yazı yazmak istedim. Umarım siz de kendinize ait bir şeyler bulursunuz.
Merhaba yirmi iki yaşındaki Damla,
Her zaman olduğu gibi umarım iyisindir diyerek başlayacağım bu yazıya. Umarım şuan bunları okurken iyisindir. Büyüyorsun, farkındasın değil mi? Çoğu takıntından kurtuldun, kendini desteklemeyi de yanlış yaptığında “hop! ne oluyoruz?” demeyi de öğrendin. Her geçen gün aklının karışacağını ve ne yapacağını kestiremez olacağını sanıyordun ama her geçen gün hayallerin daha da netleşiyor ve bu senin yere daha sağlam basmanı sağlıyor. İki gün önce herhangi bir sokaktan öylesine geçerken aklıma kenarda kıyıda unutulmaya yüz tutmuş bir hatıran geldi. O zamanlar olmasını deliler gibi istediğin bir şey olmuştu, haliyle sen de çok mutluydun. Geçtiğim sokağa benzer bir sokaktan mutlulukla geçiyordun her sabah. İstediğin şey olmuştu olmasına da, o olurken senin sorumlulukların da sıkıntıların da artmıştı. Sonra başka bir sokağın köşe başında gördüm yıllar önceki halini. Olmasını çok istediğin bir şey olmamıştı ve sen o köşe başından ağlayarak çıkmıştın herhangi bir sokağa. Olmamasına değildi kızgınlığın. Olmayacak bir şeyi istemeneydi. Günler, aylar belki de yıllar geçti. Olmasını istediğin ve olan şeyin şuan senin için önemsiz olduğunu fark ettin. Olmadığı için ağladığın şeyin olmamışlığını “iyi ki” ile ifade ederken gayet samimiydin. O yüzden burayı her okuduğunda bunu hatırla.
Hiç kimse hiç kimseye tutabileceği sözler vermek zorunda değil ama insan kendine en tutulabilir sözleri vermeli. Bizim kendimize birçok sözümüz var biliyorsun. Ne zaman kalkmaya mecalin olmazsa ve yapamayacağını düşünürsen omzuna bir iki tane vur ve kendine moral ver. Sen dizinde platinler, elinde koltuk değnekleri varken basketbol oynamayı özlediğin için onlarla basketbol oynamış kızsın. Bir insanın en büyük hazinesi kendine duyduğu güven diyordu okuduğum bir yazıda. Kendine güven, çünkü bu senin satılamaz, başka bir şeye dönüştürülemez tek hazinen.
Üzülmeyecek misin? Mutlaka üzecek bir şeyler olacak. Hayat bu ama sonrasında gülmeyi de bileceksin. Müthiş arkadaşlıklar kurup müthiş anılar biriktireceğin zamanlar da olacak, bir pencere kenarında yalnız başına kahveni yudumlarken huzuru bulduğun anlarda. İnsanız. Değişiyoruz, değiştiriyoruz. Değişimin her türlüsünü güzelleştiriyoruz. Umarım hep değiştirdiğin güzelleştirebildiğin yarınlara sahip olursun. Yeni yaşının keyfini çıkar.
Son olarak 2017′ de kendine yazdığın bir mektubun son cümlelerini bırakıyorum buraya:
“Dirilmek için ölmek gerekirmiş, kalkmak için de düşmek gerekir. Ayağa kalkmanın keyfini çıkar, düşmek seni korkutmasın. İyiye beş kala, görüşmek üzere.”
Herkese merhaba! Ben minik bir yazıyla yine karşınızdayım. Kendime 11 Eylül 2021’de okumam için bir mektup yazmaya giderken bu sene sizin mektuplarınıza aracı olabileceğimi fark ettim. Eğer siz de bir sonraki doğum gününüzde kendinize bir şeyler iletmek isterseniz sayfamın iletişim kısmından ya da mail adresimden – guneygdamlanur@gmail.com – doğum gününüzü ve kendinize olan mesajınızı ulaştırırsanız ben de size zamanı geldiğinde iletmeyi çok isterim. Hoşça ve sağlıkla kalın!♥
Yorumlar (2)
Alphard
22 hayatında gönlünce yaşadığın, kendin olmayı sonuna kadar bulduğun ve hissettiğin özgürce yaşadığın bir yaş olsun, kelimelerin hep kaleminden, kalemin kağıdından akıp gittiği bol yazmalı, bol kurgulu, bol karakterli ve hikayeli bir yıl olması dileğiyle 💛
birdamlayazar
Ne güzel dilekler bunlar! Umarım her yaşım öyle olur ve sen de hep yanımda olursun 💞